29 Nisan 2013 Pazartesi

Moda Dünyasında Yeni Trendler

      

 

 

Moda dünyasında yeni trendler...  Moda insanın kendine yakışanı giymesidir, her mevsim nasıl giyinip kuşanacağımızı belirleyen durumun, bir başka anlamda stokları eritme çabasıdır... günümüzde doğal olarak hızlı yaşamak zorunda kalan insanlar her an her yerde bulunabilecekleri kıyafetleri tercih ederler, ama bunu gelişi güzel yapmazlar, moda terndi bunu belli bir sistem dahilinde adım adım gerçekleştirir, genelde üst sınıf tarafından üretilir, alt sınıf tarafından taklit edilmeye başlandığı andan itibaren moda yeniden üretilmeye başlanır... özellikle dünyadaki son dönem moda anlayışı geçmişe nazaran hayatın kendisinden etkilenen bir yapıya sahip, bunun en somut kanıtlarından biri zamandan ve mekandan bağımsız bir moda anlayışının gözle görülür olmasıdır. Bu nedenle dünya üzerinde her ne varsa bir şekilde modaya dahildir.
Ayrıca modanın zamandan bağımsızlığı konusunu şöyle etrafımıza baktığımızda 18 yaşında bir genç kızla 50 yaşındaki bir hanımın aynı objeleri kullanıp, aynı trendin peşinde olabildiğini görüyoruz, kısaca herkes kot pantolon giyebiliyor, herkes bir tişört giyip trend olduğu için iki kadın arasındaki zamansal fark günümüzdeki moda anlayışını etkilemiyor. Günümüz modasının mekandan bağımsızlığı ise şöyle özetlenebilir, hepimiz büyüklerden "eskiden geziye çıkarken şöyle giyerdik böyle süslenirdik" gibi lafları duymuşuzdur, yani eskiden insanların kıyafetleri onların nereye gittiğini ele veren işaretlerdi, şimdi sokağa baktığımızda bir kadının yada adamın işe mi, davete mi, okula mı, spor yapmaya mı yada yalnızca gezmeye mi çıktığını kestirmek neredeyse imkansız, okulların kantinine bakınca eşofmanlarla okula gelen kızların yada erkeklerin hemen yanında bara eğlenmeye gelmiş gibi duran veya düğüne gider gibi süslenen kızların bir arada olması günümüz modasının mekandan bağımsızlığını gösteriyor.
Aslında 1700'lü yıllardan önce moda yoktu, bu tarihlerde sözcük yeniden "moda, zamana ayak uydurmaktır" şeklinde tanımlanmıştır: Hindistan, çin ve islam uygarlıklarında az çok aynı kalan bir kıyafet tarzı görüyoruz: kadınlar bileklerine, erkekler ise dizlerine kadar örtünürler... Avrupa'da ise, Roma'dan 12'ci yüzyıla kadar Avrupa'da durum, üç aşağı, beş yukarı hep böyledir. 16'cı yüzyılda ispanyolların siyah kıyafetlerinin, 17'ci yüzyılda ise Fransız tarzının egemen olduğunu görüyoruz. Bunu duymak ne kadar şaşırtıcı olur bilmiyorum: ancak paris, 17 ve 18'ci yüzyıllarda modanın çekim merkezi idi... "peki moda" diyor braudel, "çoğumuzun düşündüğü gibi, böylesine önemsiz midir? yoksa, dikkatinizi çekmek istediğim daha derin bir görüngüyü mü (toplumun, iktisadın ve uygarlığın olanakları, erkesi , talepleri vs.) imler?" aslında, 'geleneklerine karşı durabilenler, geleceğe sahip olurlar' demeye getiriyor. modanın, aslında, başka bir anlamı daha vardır: seçkinlerin, kendilerini yığınlardan ayırma arzusudur moda; -seçkinler yaldızlı kıyafetler icat etmek zorundadır- maliyeti ne olursa olsun, kendilerini takip eden yığınlardan ayrılmak üzere konulmuş bariyerlerdir, ayrıcalıklı konumlarını muhafaza edebilecekleri yegane alan, moda ayrıca, yeni neslin bir önceki nesli reddetme vasıtalarından biridir, tabii ki kuşak çatışması olan toplumlarda.

Aslında moda, genel anlamda uzun vadeli değişimler demektir, ve yalnız giyim değildir; yemek yeme alışkanlıkları (yemek saat kaçta yenecek vs.), insanların takdim ve tebrikleri (şapka mı çıkaracaksınız, elinizi mi uzatacaksınız gibi), vücut, yüz bakımı, saçlar vs. vs. hepsi buna modaya dahildir, bu sebeple modayı ciddiye almak gerekir. Sonuç itibariyle moda ile ilgili duyduğumuz en iyi objektif, bunun da genel tanımı şudur ki: "moda, sanat ve ticaretin arasında ve hatta tam ortasında yer alan bir iş koludur."

İnsanlar eskiden beri "güzel giyinmeyi" severlermiş, ama modayı moda yapan "güzel giyinmek" değildir, modayı moda yapan markalaşmasıdır... markalaşmış olmasıdır, yani charles frederick worthdur bir nevi, haute couture'u yaratarak moda ve kıyafetlerde bireyselleşmeye yol açmıştır beyefendi hazretleri, dünyanın 19'uncu yüzyılda "küçülmeye" başlaması, hem "moda"nın insanlara daha kolay ulaşması, hem de insanların daha da bireysel  görünmek istemelerine sebep olmuştur. Böylece iki büyük ve birbirine zıt fenomen oluşmuştur kanımca: birincisi herkesin koyun sürüsü gibi aynı şekilde ve tek tip giyinmesi ve ikincisi "ultra marjinalizm"... an itibariyle iki akıma da kolaylıkla uyucak şekilde tasarımlar mevcuttur piyasada. Güncel trendlerdir, o an içinde bulunduğu dönemin popüler stilidir, düşünce şeklidir... giysi formlarının değişimidir, stil- değişim ve kabul görme oluşumudur. Stil, belirli bir karakteristiktir, giysinin veya aksesurarın içinde kişinin görünüşüne verilen addır. Tasarımcılar, moda fikirlerini yeni stillere dönüştürerek tüketiciye sunarlar... moda dünyasını ve trendleri çekici kılan şey daimi değişimdir, modanın değişim sebebi insanların hayatlarını, stillerini ve sosyal akımlarını etkilemesidir.
Kabul görme, bir ürünün moda olması için tüketici tarafından satın alınıp kullanılması anlamına gelir, yani neyin moda olacağına tüketici karar verir. Karl Lagerfeld der ki: moda, kimse onu satın almazsa var olamaz. Modadaki gelişmeler değişim ihtiyaçlarına bağlıdır, bunları etkileyen şeyler de, toplumun oluşumu, teknik ve kültürel gelişimler, politik ve ekonomik olaylardır. Günümüzde, giyim trendlerini anlatmak için bir çok kelime kullanılır... moda, stil, görünüm, tasarım ve çizgi...

Uzun süreler boyunca etnik veya dini gruplarda kullanılmış özel giysilere, yöresel veya geleneksel kıyafet adı verilir, burada insanın kendisine yakışanı giymesi" değil, insanın yaşadığı dönemin çizgilerini taşıyan ve vücut tipine uyanı giymesidir. Bazıları içinse kendisine dayatılanı giymesidir, ancak moda insanın kendisine yakışanı giymesidir. Hayır değildir... size bol pantolon, balon etek vs. yakışabilir ancak bunlar moda değildir. Moda olan şeyleri modanın önde gelenleri belirler ve modacılar defilelerinde esrarengiz bir şekilde aynı şeyleri kullanırlar... skinny'ler, fütürüstik kesimler, büyük gümüş takılar vs... işte moda budur.
İnsanlar gerilimlerini, özlemlerini, kaygılarını, hoşnutluklarını "diğerlerine" aldırmadan ifade etmek isterler. Moda, benzer eğilimlerin bu istek doğrultusunda dışa vurumudur... sanılanın aksine sadece giyimi kuşamı kapsayan 20'ci yüzyıla ait bir popüler kültür ögesi değildir. Kapsamı daha geniş olmakla birlikte çok eski bir kavramdır... moda kitlenin mevcut tutumudur, giydikleriniz de bunu ifade etmek için seçtiğiniz yollardan sadece biridir. Yaygın anlamından yola çıkarsak; modanın standart tipler yarattığını düşünenlerin atladığı bir nokta var: "moda dönemin klasik çizgilerini yansıtır, klasik olan tipik olandır..." yaşadığımız çağın başlarında insanlar kitlesel hareket ettiği için çeşitlilik yok denecek kadar azdı, günümüzde kitlesellikten uzaklaşıldığı düşüncesi yaygınlaşsa da sadece temel değerleri keşisen ama birbirinden bağımsız "klasik" modeller ortaya çıktı. Bu yanılgının sebebi de insanların kimliklerini eskisi gibi tek bir grubun kurallarıyla değil, farklı grupların tutumlarını kombine edip bireyslleştirerek oluşturmaları. Kabullenemeseniz de gerçek şu ki, modanın karşısında olmanın da bir modası vardır.
Paris, Milan, New York, ve Londra 2009 İlkbahar Yaz defileleri biteli bir hayli oluyor... Hatta 2009-2010 Sonbahar-Kış defileleri başladı bile. Ama ben moda dünyasında olduğu gibi bir sene öncesinde modanın neler getireceğini takip etmekte güçlük çekiyorum. Sıcak havaların yaklaşmasına hayli bir vakit olduğu halde vitrinlerin yavaş yavaş baharlık kıyafetlerle dolması benim için artık 2009 İlkbahar-Yaz trendlerini araştırıp bir trend raporu hazırlamama sebep oldu. İşte önümüzdeki bahar ve yaz aylarının trendleri.
Çeşitli magazinlerden ve kaynaklardan araştırmalarıma göre her büyük moda şehirinin top 10 trendleri birbirinden farklı görünse bile hepsinin taşıdığı ortak temalar vardı. Paris, New York, Milan ve Londra'daki dikkatimi çeken 8 trend...

AÇIK Ten TRENDİ

Geçen sene Halluley "Gece Elbisesi mi? İç Giyim mi?" diye sormuştu bize. New York'taki defilelerde iç giyimi andıran saten ve dantelli elbiseler bu senede moda olmaya devam ediyor. Milan´da ise transparan kumaşlar kullanılmış. Londra´da ise asimetrik kesimlerle ten biraz daha açıkta.

RENGARENK KUMAŞ TRENDLERİ

New York'ta tek renklerden kırmızı, Milan'da neon renkler yine tek renk olarak işlenmiş. Londra'da hem color block denen parça parça renkler, hemde solan renkler kullanılmış. Geçen seneki PRADA'yı andırsada ben Londra'daki renk kullanım biçimlerini beğendim.

SANATSAL TRENDLER

Sanatı her moda şehir ayrı ayrı konu etmiş. New York'ta daha çok kabilelerin kullandığı desenler ve renkler kullanılmış. Londra'da daha çok soyutsal resimlerden ilham alınmış. Milan'daki tasarımcılarsa fırçayla asice sıçratılmış boyaları andıran desenleri kullanmışlar. Bazılarında ise ünlü ressamların çizdikleri portreleri kumaşlarına işlemişler.

ERKEKSİ TREND

Tasarımcılar narin, şık elbiseleri küt uzun kesimli ceketlerle tamamlamışlar. Ayrıca kravatıda aksesuar olarak kullanmışlar. Sanırım kıştan kalan oxford ayakkabı modasından esinlenip erkeksi hatları giysilere taşımışlar.

ÇİCEKLİ ELBİSE TRENDİ

Geçen sene Bembi bize "Yaz Elbiselerinde Çicek Etkisi" blog yazısıyla çicekli elbiselerin önemini anlatmıştı. Bu yazda podyumlardan görüldüğü gibi çicekli elbise modelleri mağazalardan hiç eksik olmayacak gibi.

PUANTİYE TRENDİ

Puantiye kumaş bu sene benim için süpriz trend oldu desem yalan olur. Hiç beklemediğim bir şekilde hemen hemen bütün moda evleri konu etti puantiyeli elbiseleri, puantiyeli bluzları, ve puantiyeli herşeyi.

TEK OMUZ TRENDİ

Belki "Açık Ten Trendi"nin bir uzantısı olarakta görebiliriz tek omuz trendini. Tek omuz sadece elbiselerde kalmayıp aynı zamanda ZAC POSEN'da sunulduğu gibi tulumda da gayet hoş duruyormuş.

KUŞ TÜYÜ TRENDİ

Tasarımcılar her zaman azıcıkta olsa fantazi dünyasında tasarımlarını hazırlarlar. Kuş tüyü ise bu senenin fantazisi olmuş anladığım kadarıyla. Ama sanırım bu yaz kıyafetlerden daha çok aksesuarlarda kuş tüyü daha çok kullanılacak. Paris Haute Couture Moda Haftası çerçevesinde düzenlediği defilelerle kendisinden söz ettiren modacılar, 2009 İlkbahar-Yaz kreasyonunu Paris’in saygın mekanlarından biri olan Güzel Sanatlar Akademisi’nde sundular. Göz kamaştıran defilesiyle, Türk modasını bir kez daha başarıyla temsil ettiler. Moda dünyasının başkenti Paris’te 3cü defilesini gerçekleştiren Türk modacılar, 2009 İlkbahar-Yaz koleksiyonunu Paris Haute Couture Moda Haftası’nda sergilediler. Osmanlı’nın desen ve motiflerinin yanı sıra dönemin zırhlarından yola çıkarak, her zamankinden daha güçlü ve dinamik bir koleksiyon hazırlayan modacılar İlkbahar-Yaz defilesindeki kaftanlar, işlemeleri altın ve gümüş metallerle yapılmış zırh görünümündeki giysiler, katılımcılardan büyük alkış aldı.
Günün her saatinde şıklık teması altında hazırladığı bir sabahlık tasarımının tanıtılmasıyla başlayan defilede, kıyafetini günün her saatine taşıyan kadının sabahtan geceye uzanan hikayesi, her biri büyük emek ve ustalıkla hazırlanmış 30 elbiseden oluşan bir koleksiyonla podyuma taşındı. Tasarımcılar moda dünyasının başkenti Paris’te düzenledikleri bu üçüncü defileyi Paris’e bizzat izlemeye gelen İstanbul cemiyet hayatının önde gelen isimleri, Türk modacıları bu mutlu gününde yalnız bırakmadılar. Basının büyük ilgiyle takip ettiği defileye İstanbul sosyetesinin tanınmış isimler katıldı. Büyük beğeni toplayan defileyi 400′ün üzerinde katılımcı takip etti. Bu arada salonda oturacak yer bulamayan birçok kişinin defileyi ayakta izlemek zorunda kaldığı görüldü.
Türk modacının defilesini sunan 20 yabancı manken arasında, özel izinle podyuma çıkan Türk mankenlerden bazıları oldu. Koleksiyonun renk çeşitliliğinden çok kesim ve kuplara odaklanmış olduğu gözlenirken, Osmanlı dönemine vurgu yapılan formlar ve el dokuması kumaşlar ön plana çıktı. Erkek giysisi kalıplarında tasarlanmış etek-ceket takımlar, yelekler, lale figüründen yola çıkılarak hazırlanan yakaları ve pelerin görünümünde tasarlanan kollarıyla gece elbiseleri ise hacimli etekleri ile kadınsı formlara bürünüyor. Defilede sunulan koleksiyonun temel parçalarından biri olan Osmanlı kaftanları ise geniş ve derin şal yakaları ile zaman zaman bir elbise, zaman zaman ise ceket ve elbiselerin üzerine giyilen “kap”lara şık bir alternatif olarak tasarlanmış.
Defilede tanıtılan elbiseler arasında omuzları büyük vatkalarla belirginleştirilmiş kolsuz smokinler ise hakim yakaları ve cepkenlerden ilham alınarak düşünülmüş ilikleme şekilleri ise değişik bir fark ortaya koyuyor. Skinny (pantolonlarla tamamlanan smokinler) organza gömleklerle daha kadınsı bir görünüme sahip oluyor. Tuvaletler ve mini gece kıyafetlerinde kristal taşların yanı sıra gümüş ve altın rengi metallerle yapılan sıvama işlemeler koleksiyonun erkek giyimi hatlarına da gönderme yapıyor.
Defile sonrası kuliste bir açıklamada bulunan tasarımcılar, dünya modasının başkenti Paris’te düzenledikleri bu 3cü defileye gösterilen ilgiden son derece memnun olduklarını dile getirerek, “Çok heyecanlandık. Çok emek sarf etmiştik. Salonun beklenenin üzerinde dolmasından son derece memnun olduğumuzu söylemek istiyoruz. Beni bizim önemli günümde yalnız bırakmayan Türkiye’den özel olarak defilemizi izlemeye gelenlere ve buradaki Parisli moda severlere teşekkür ediyoruz” diye konuştular. Ünlü tasarımcılar, gelecek yıl İlkbahar-Yaz kreasyonlarını da yine Paris’te tanıtacaklarını moda severlere müjdelediler.
Türk modacıların, geleneğin bozulmayacağına dikkat çektiği konuşmalarında, Paris’te tanıttıkları kreasyonunu aynı şekilde İstanbul’da sergilemeyi düşündüklerini dile getirdiler. Türk moda tasarımcıları olarak uluslararası platformda başarıyı yakalama hedefinde bulunduklarını belirtirken, bu yolda kararlı bir şekilde yürüdüklerini dile getirdiler. Defile sonrası ayrıca katılanlara kuliste bir resepsiyon verdiler. Öte yandan moda dünyasının yükselen yıldızı Berlin’de, 2009 Sonbahar koleksiyonları göz kamaştırdı. Hugo, Joop, Wasabi gibi dünyanın önde gelen 20 ayrı modacısına kapılarına açan Berlin Moda Haftası, kentin çehresini değiştirdi.
Moda dünyasının önemli bir durağı olma yolunda hızla ilerleyen başkentte, 2004 yılından bu yana önemli koleksiyonları ile dikkat çeken Sisi Wasabi, 2009 Sonbahar koleksiyonunu bir defile ile sundu. Moda duayenlerinin de izlediği Wasabi’nin defilesi, sıradan gibi gözüken ama kendi içinde yenilik taşıyan bir biçim sergiledi. Alışılmışın dışında çizgilere koleksiyonunda yer veren modacı, sunduğu parçalarla izleyicileri şaşırttı. Moda uzmanları, Wasabi’nin kıyafetlerinde ruh olduğunu, kışkırtıcı yanıyla dişiliği ön plana çıkardığını belirtti. Alman Radyo ve Televizyon kanalı ARD’nin Brisant adlı magazin programı sunucusu Mareile Höppner ise muhteşem bir defile izlediğini söyledi. Ünlü modacı Wasabi’nin, adının hakkını verdiğini aktaran Höppner, Wasabi’nin kreasyonlarının giderek vazgeçilmez hale geleceğini duyurdu. Höppner, “Defileyi müthiş buldum. Wasabi gibi bir marka geliştirmiş iseniz ve de bu benimsenmiş ise bunun dışına çıkmak hiç de kolay değildir. Ancak Wasabi bunu da çok iyi başarmış durumda.
Çok yeni koleksiyon görme fırsatımız oldu. Yenilik vardı koleksiyonda ancak eski tatları da içinde barındıran bir koleksiyondu. Ben eski çizgilerle yeniyi bir arada sentez yapan olağanüstü güzel bir koleksiyon gördüm. Süperdi” dedi. Öte yandan Höppner, Berlin’in moda kenti olma yolunda hızla ilerlediğini ve bunu başardığını söyledi. Höppner, “Dünyanın her tarafından moda uzmanı ve moda severler Berlin’de bir araya geldi. Farklı kültürler ve diller Berlin’de buluştu. Bu ortamdan ise oldukça yaratıcı bir ortam doğabilir ki doğacaktır da” açıklamasında bulundu.
Mükemmel kot pantolonu bulup seçmek, aslında bitmek tükenmek bilmeyen bir arayıştır. Tabii sezonun trendlerini de göz önünde tutmak lazım. O halde size uygun kotu seçmek için günlük hayatın vazgeçilmezi ve gece hayatında da şık bir üst ve aksesuarlarla kombinlenerek sıkça kullanılan kot pantolon, tüm gardropların efendisidir. Markalısından markasızına, dar paçalısından şalvar kesime kadar pek çok farklı model içinden en mükemmel kot pantolonu bulup seçmek, bitmek tükenmek bilmeyen bir arayıştır. Tabii mükemmel jean’i ararken, en son trendleri takip etmekte fayda var.
Dünyaca ünlü “Dieselmarkasının 2009 ilkbahar-yaz defilesi gerçekleşti. Yelek ve korselerin ön planda olduğu defilede, şalvarlar ve dar pantolonlar da dikkat çekiyor. Korsajlı pantalonları da gördüğümüz koleksiyonda sade renkler tercih ediliyor. Diesel 2010′un ilkbahar-yazında da yine çizgisini bozmadan farkını hissettiriyor. Moda dünyasında s bir gelişme daha Türkiye tekstil sektörünün öncü kuruluşlarından DeFacto, Roman, Koton, Kiğılı, Beymen kısa zamanda Türkiye ve dünyada “fast fashion” markalarının en önemli oyuncularından biri haline geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder